11 Mart 2010 Perşembe

Turhan Selçuk

'Abdülcanbaz' yetim kaldı


'Abdülcanbaz' yetim kaldı

Radikal Kültür 11/03/2010 09:39

Karikatürist Turhan Selçuk, tedavi gördüğü Acıbadem Maslak Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. 88 yaşındaki Selçuk, karın içindeki aort damarının yırtılması nedeniyle ameliyat olmuştu.


Yarattığı 'Abdülcanbaz' karakteriyle tanınan ve Cumhuriyet Gazetesi’nde yıllardır ‘Söz Çizginin’ başlığıyla karikatürleri yayımlanan Turan Selçuk, üç gün rahatsızlanarak Acıbadem Maslak Hastanesi’ne kaldırıldı. Karındaki aort damarının genişlemesi (abdominal aort anevrizması) teşhisi ile tedaviye alınan Turhan Selçuk’a hastanede stent takıldı. Ancak kanama nedeniyle Selçuk ameliyata alındı. Selçuk, gece saat 01.30 sıralarında hayatını kaybetti.

Hacıbektaş’ta defnedilecek

Selçuk, Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesi'nde bulunan Çilehane mevkiinde toprağa verilecek. Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu, cenaze programının tam belli olmamakla birlikte Acıbadem Maslak Hastanesinde vefat eden Turhan Selçuk’un, vasiyeti gereği 14 Mart 2010 Pazar günü yapılacak törenle Aşık Mahsuni’nin de mezarının bulunduğu Çilehane mevkin de toprağa verileceğini söyledi. Cenazesi, Cumartesi günü İstanbul Gazeteciler Cemiyeti önünde düzenlenecek tören sonrasında Hacıbektaş’a getirilecek. Selçuk’un mezarı, Hacıbektaş belediyesi ekipleri tarafından hazırlanacak.

TURHAN SELÇUK KİMDİR?

Turhan Selçuk 1922`de Milas'da (Muğla) doğdu. İlk karikatürleri 1941'de Adana'da Türk Sözü, İstanbul'da Kırmızı Beyaz ve Şut'ta yayımlandı.

1948`de Şaka, Akbaba, Tasvir ve Aydede dergilerinin kadrolarında yer aldı. Ertesi yıl Yeni İstanbul gazetesine girdi. ABD`li karikatürcü Saul Steinberg'in "çizgiyle mizah" anlayışını benimsedi. Aynı gazetede karikatür tarihini ele alan yazılar kaleme aldı. "Grafik mizah"ın karikatürün evrensel anlatımı olduğunu savundu.

1951'de ilk sergisini açtı; 1952'de, kardeşi İlhan Selçuk ile birlikte öncülerinden olduğu 1950 Kuşağı`nın ilk yayını 41 Buçuk adlı mizah dergisini, 1953`te de Karikatür'ü yayımladı.

İlk kitabı Turhan Selçuk Karikatür Albümü'nü çıkardığı 1954'te Milliyet gazetesine başkarikatürcü olarak giren sanatçı, oluşturduğu karikatür üslubunu bu dönemde geometrik bir estetiğe oturtmaya başladı ve bu tür yapıtları, kardeşiyle birlikte çıkardığı mizah dergisi Dolmuş'ta ivme kazandı.

1957'de Milliyet'te "Abdülcanbaz" adlı ünlü çizgi roman kahramanının maceralarına başladı; 1959'da 140 Karikatür'de yeni dönem yapıtlarından bir seçki düzenledi. 1960'larda İtalyan mizah dergisi II Travaso`nun kadrosuna girdi.

1961`de haftalık politika dergisi Yön'de çizmeye başladı; 1962'de Turhan 62, 1964'te ise Hiyeroglif, 1969`da Hal ve Gidiş'i yayımladı. Aynı yıl ikinci kez Yeni İstanbul'a döndü, daha sonra Akşam'a geçti, 1972'de ise Cumhuriyet gazetesinde haftalık panaromik politik karikatürler çizmeye başladı. 1979'da aniklopedik albümü Söz Çizginin'i yayımladıktan sonra 1980'de Milliyet'e döndü.

Son olarak Cumhuriyet gazetesinde çizen Turhan Selçuk, gazeteci-yazar İlhan Selçuk'un kardeşiydi.

Abdülcanbaz'ın kolu kanadı kırık

12/03/2010 07:31

Ünlü çizgi roman Abdülcanbaz'ın yaratıcısı Turhan Selçuk, 88 yaşında öldü. Selçuk, sadece günlük gazete çizgilerinde değil bütün karikatürlerinde, 'estetik' bir yaklaşımı ve insan haklarından, ezilenlerden yana bir siyasi tavrı sürdürmüştü

İSTANBUL - Türkiye’de karikatür sanatının en büyük ismi Turhan Selçuk, önceki gece 88 yaşında hayata veda etti. Selçuk, Türkiye’de karikatürün hem kitleselleşmesine hem de yaratıcı bir faaliyet olarak kabul görmesinde etkili olmuş bir isimdi. Mizahını siyasi tavrıyla besleyen, insan haklarından, demokrasiden, halktan yana bir tavrı çizgileri aracılığıyla mücadeleye dönüştüren bir çizerdi Turhan Selçuk.
Ömür boyunca Anadolu’yu gezmiş bir subay ailesinin çocuğu olarak 1922`de Milas`da (Muğla) doğdu. Liseyi Adana’da bitirdi. İlk karikatürleri 1941`de Adana`da Türk Sözü dergisinde yayımlandı.

Milliyet’te başkarikatürcü

Üniversite için geldiği İstanbul’da ilk tercihi mimarlık fakültesiydi. Ama sınavı kazanamayınca dişçilik fakültesine kaydını yaptırdı. Bir yandan dergilere çizmeyi sürdürüyordu. Akbaba’nın yanısıra Şaka, Tasvir ve Aydede dergilerinde de çizdi. Yeni İstanbul gazetesine girdi. Bu arada geçirdiği hastalık sonucu uzak kaldığı okulu tamamen bıraktı ve çizerlikte karar kıldı. Kendi de dergiler yayımladı. 1952`de sonra ünlü bir gazeteci olacak kardeşi İlhan Selçuk’la birlikte önce 41 Buçuk adlı mizah dergisini, sonra Dolmuş’u çıkarttı. 1954`te Milliyet gazetesinin başına geçen Abdi İpekçi, Turhan Selçuk’u da başkarikatürcü olarak gazeteye aldı. Başından itibaren ‘grafik mizah’ anlayışıyla çizgilerinde yalın ama estetik bir tarzı hedefleyen Turan Selçuk burada geometrik estetiğini olgunlaştırdı.

İsim babası Aziz Nesin

Ona en büyük ünü kazandıran, neredeyse aralıksız otuz yıl çizeceği çizgi roman kahramanı Abdülcanbaz oldu. Abdi İpekçi’nin yerli bir çizgi roman yayımlamak istemesi ve Turhan Selçuk’a ısrar etmesiyle işe koyuldu. Hikayeleri yazmayı Aziz Nesin üstlendi, Abdülcanbaz adını da o buldu. 1957`de Milliyet`te yayımlanmaya başlayan bu kurnaz İstanbul delikanlısını okur çok beğendi. Ne var ki Aziz Nesin sürdürmek istemeyince Rıfat Ilgaz devreye girdi ve bir macera da o yazdı. Derken Turhan Selçuk Abdülcanbaz’ı hem yazıp hem çizmeye karar verdi. Turhan Selçuk, kurnaz ve açıkgöz Abdülcanbaz’ı iyiden doğrudan halktan yana bir kahramana dönüştürdü. Yaşadığı zamanı da kendi çağından çıkarttı ve onu Osmanlı dönemine gönderdi. Dini istismar edenlerle, halkı sömürenlerle, vatan hainleriyle mücadele eden bir kahraman oldu Abdülcanbaz. Tek zaafı ince belli uzun bacaklı güzel gözlü kadınlar olan, meşhur osmanlı tokatıyla üç kişiyi birden deviren Abdülcanbaz o kadar beğenildi ki otuza yakın albümü yayımlandı. Çizgi roman yıllarca Milliyet’te bir ara Akşam, Yeni İstanbul, ve Cumhuriyet gazetelerinde çıktı. Turhan Selçuk, Abdülcanbaz’ın bu kadar beğenilmesini “Hem siyasal hem toplumsal bir roman.” diye özetliyor ve ‘zaman ötesi’ olma haline işaret ediyordu: “Bunun yanında evrenselliği de var. Çünkü zamanı mekanı yok. Yeri geliyor aya gidiyor yeri geliyor mısırda görünüyor, yeri geliyor İstanbul’da geziniyor.”

Yazısız karikatür

Gazetelerde aktüel gelişmeleri yorumlayan gündelik siyasi mizahı, evrensel alanda kabul gören yazısız karikatür sanatıyla birada götürebilen bir kuşağın en önemli ismiydi. Sadece gazetelerde dergilerde çizmekle kalmamış, çok sayıda kişisel albüm yayımlamış, yabancı dergilerde çalışmaları yayımlanmış, Türkiye’de ve dışarıda çok sayıda sergi açıp ödüller almış bir sanatçıydı Turhan Selçuk. Aldığı ödüller arasında Tüyap Kitap Fuarı Onur Sanatçısı unvanı da Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü de vardı. Kendi ‘iyi karikatür’ünü bir söyleşide şöyle tanımlamıştı: İster siyasi ister sosyal, ister güldürü, ister karamizah olsun, karikatürcünün çizgileri, grafik sanatının gerektirdiği çizgiden yoksunsa ona bir sanat yapıtı gözüyle bakamayız. Grafik çizgi, güçlü bir espriyle desteklendiğinde, karikatür iyi bir karikatür olur.”
Turhan Selçuk, bir süredir Cumhuriyet gazetesinde çiziyordu. 7 Mart’ta önce, ‘aort yırtılması’ teşhisiyle kaldırıldığı hastanede önceki gece yarısından sonra hayata veda etti. Dün ölüm haberinin duyulması üzerine Cumhurbaşkanı, Başbakan, Kültür ve Turizm Bakanıyla sanat dünyası üzüntülerini bildirdi. Ünlü çizer, vasiyeti üzerine Hacıbektaş’ta toprağa verilecek. Turhan Selçuk için ilk tören 13 Mart Cumartesi günü İstanbul’da Cumhuriyet gazetesinde yapılacak. Bu törenin ardından Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesine götürülecek Selçuk’un cenazesi, 14 Martta burada gerçekleştirilecek törenden sonra ilçede bulunan ‘Çilehane’ye defnedilecek. (Kültür Sanat)

Evrensel bir çizerdi

PİYALE MADRA: Dünya karikatür sanatının en iyilerinden biriydi. Selçuk’un çizgisi her karikatürcünün istediği, kendine özgü bir tarzı barındırır, çizgisi hemen tanınır. Konulara yaklaşımı öze yönelikti. Abdülcanbaz tiplemesi bana hep kendisiymiş gibi geldi. Doğruluktan ayrılmayan, güçlü ve dingin bir karakter.

ZEYNEP ORAL: Çizgiye insan haklarını, insan onurunu, insana ve emeğe sevgi ve saygıyı yerleştiren; çizgisiyle haksızlığa, sömürüye, baskıya direnen; savunduğu ilkeleri en incelikli, yorumlarla ortaya koyan; çizgi sanatını evrensel değerler hiyerarşisinde doruklara taşıyan bir usta benim için Turhan Selçuk. Ama bunların ötesinde çok hem de çok özleyeceğim bir dost.


KEMAL GÖKHAN GÜRSES: Abdülcanbaz’ı döne döne, tekrar okumuş bir okuru olarak da onu yürekten özleyeceğim. Tüm dünya çizerlerinin başı sağolsun.


AHMET OKTAY: Turhan Selçuk, Türk karikatürünün en önde gelen adlarından biridir. Onun sadece siyasal konularla ilgilenmediğini ve toplumun bütün oluşumlarını gözlem altında tuttuğunu biliyoruz. Yeri doldurulamaz...


TAN ORAL: Turhan, Türk karikatürünün ve çizginin, mizahın ustası olduğu kadar benim de çok sevdiğim saydığım dostumdu. Turhan’ı yitirdik ama çizgileri zaman içinde konuşmaya devam edecek.


DOĞAN HIZLAN: Çizdiği tipler yarattığı tipler, gerçekten de bu toplumun içinde dikkat edilmesi gereken, bizim yaşama biçimimizi zedeleyen tiplerdi. Ben zaman zaman onun karikatürlerine bakmak gereği duyarım. Sanırım bu alışkanlığım daha da büyüyecek.


MUSA KART: Karikatür tarihinin en önemli isimlerinden birini kaybettik. Dünyada Turhan Selçuk karikatürünün çok önemli bir yeri var, 1950 kuşağının en önemli temsilcilerindendi. Benim hayatımda çok önemli bir yeri vardı, benim Cumhuriyet gazetesinde çizmemi sağlayan kişiydi. Başım derde girdiğinde, ağır sağlık sorunlarına rağmen, yanımda yer alan kişiydi. Arkasında eşsiz bir hazine bıraktı, ‘Gözlüklü Sami’ ve ‘Abdülcanbaz’. Gözlüklü Sami olumsuz bir karakterdi, Abdülcanbaz ise haksızlıklara karşı direnen, mücadele eden bir kişilikti. Abdülcanbazlara bugün her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.


İSMAİL GÜLGEÇ: Karikatür camiasında Turhan abinin yeri çok ayrıydı. Türkiye’de iki ayrı karikatür türü vardır; biri sanat diğeri de Gırgır ekolü. Turhan abi ikisini birleştiren karikatüristlerden biriydi, ama hiçbir zaman sanattan da kopmadı. Gazetelerde güncel karikatür çizince ister istemez sanat ikinci planda kalır, ama o bunu hiçbir zaman yapmadı. O dünya çapında kendine has sanatsal üslubunu kaybetmedi. Bunu anlamakta güçlük çektik, yani sanatla güncel olanın yan yana verilmesini anlayamadık. Bu yönden Turhan abinin kaybı çok büyük bir kayıptır. Sanatsal karikatür, Karikatür Derneği’nin aracı olduğu basında bulunmayan ama dünyadaki yarışmalarla kendini duyuran kısıtlı bir yerde kalmıştır. Turhan abi bunun uzantısıydı basında. O da yok olunca korkarım ki Türk basınında karikatürün sanat yönü de yok oldu.


KAMİL MASARACI: Turhan Selçuk, çizgisiyle düşünün, yaşadığı ülkeye ve dünyaya karşı sorumluluk duyan yurtsever, demokrat ve ilerici bir karikatürcüydü. İnsana pek yakışan ‘mütevazı’ görünüşünün arkasında müthiş zengin ve hoşgörülü, bir o kadar da mücadeleci kişilik vardı. Onu saygıyla anıyorum.


SEMİH GÜMÜŞ: Karikatürün bizim ülkemizde bir sanat olarak kendini var etmesi özellikle 1950 Kuşağı’nın çabasıyla olmuşsa, Turhan Selçuk da bunun öncülüğünü yapmıştır. Pek çoklarımız onu Abdülcanbaz ile anıyor, oysa öteki çizdikleri, asıl onlardır Turhan Selçuk’u karikatür sanatının doruğuna çıkaran. Batı’da karikatür sanatının çizgiyle yapılan bir sanat olduğunu gördükten sonra ortaya koyduklarıyla Batı’nın da ustalarından biri olarak kabul edilmişti. Karikatürle ilgili herkesin sevdiği bir ustaydı Turhan Selçuk.

Hiç yorum yok: